Önce kâğıttan sayfalar vardı. Dijital çağ henüz başlamamıştı, çocuktuk. Bir şey öğrenmek isteyince basacağımız tuşlar, ekranlar ya da uygulamalar yoktu. Televizyon vardı ama içindeki kimseler söylediklerimizi duymazdı. Zeki Müren bizi kesinkes görmezdi. O zamanlar kalın deri ciltli, ağır ansiklopediler vardı. Kendimiz bir cildi raftan almaya çalıştık diyelim, o çocuk ve cüce halimizle pek komik olurduk. Bir meseleyi merak mı ettik, ödevimiz mi var, açardık ansiklopediyi; karıştırır, okur, öğrenirdik. Benim gibiler ciltleri karıştırmakla da yetinmez, madde madde okurdu. Ağırdı ansiklopediler, çünkü içlerinde yazarların saatleri vardı, redaktörlerin emeği vardı, dizgicilerin ve matbaacıların alın teri vardı. Ağırdı ansiklopediler, çünkü içlerinde yüzyılların bilgisi vardı. Ansiklopediler, geçip gitmekte olan bir çağın son bilge tanıklarıydı.

Photo by Pixabay on Pexels.com
Sonra Wikipedia geldi
İlk kez ne zaman farkına vardığımı hatırlıyorum. Belki ondan önce defalarca fark etmeden karıştırmıştım ama hatırımda kalmamış. Yıllardan 2003’tü. Derste “Walter Benjamin” işlenecekti. Bilgisayar laboratuvarına gittim – çünkü yer gök wi-fi değildi. Bir bilgisayarın başına oturdum – çünkü akıllı telefonlar henüz icat edilmemişti. Arama motoruna “Walter Benjamin” yazdım. Oradaydı işte. O yüce içerik tüm ihtişamıyla tam en başta duruyordu. İçinde istediğin unsura tıklıyordun, seni başka bir makaleye götürüyordu. Bay Walter Benjamin nerede doğmuştu? Kimlerle nasıl vakit geçirmişti? Nasıl yaşamıştı? Neler yazmıştı? Neden intihar etmişti? Benjamin’in hayatı tüm detaylarıyla gözlerimin önünde, parmaklarımın ucundaydı. Tedirginlikle etrafıma bakındım. Bütün bu kaliteli içerik, tıpkı okulun kütüphanesindeki kitaplar gibi burada, böylece açıkta nasıl duruyor olabilirdi? Bunları kim ya da kimler yazmıştı? Tıpkı çocukluğumda okuduğum ansiklopediler gibiydi, aklıma bu bilgilerin doğru olup olmadığı hiç takılmadı. Kalkıp çıktısını aldığım gibi gidip basılı kaynaklarla karşılaştıracak değildim. Hızlıca okudum, onun kim olduğunu öğrendim. Zihnimde Walter Benjamin’e dair güvenilir bir kategori oluştu. Bilginin ve görselliğin muazzam bir patlama yaşayacağı döneme birkaç yıl kala Benjamin’in yazdığı “Tekniğin Olanaklarıyla Yeniden Üretilebildiği Çağda Sanat Yapıtı”nı artık daha güvenle okuyabilirdim.*
O günden sonra Wikipedia herhangi bir şeyle ilgili cehaletimi gidermek istediğimde başvurduğum ilk kaynak oldu. Hatalar var mıydı? Kim bilir? Birileri içeriği manipüle etmiş olmasındı? Kimin umurunda? Hayatın anlamını içeriyor muydu? Kesinlikle. Bendeniz bir dijital ansiklopediye âşık olmuştum. İçinde pek çok şeyle ilgili bazı şeyler ve bazı şeylerle ilgili her şey vardı. Saatlerce okusam bıkmayacağım uçsuz bucaksız bir makaleler deniziydi. Zamanla hakkında bilgi sahibi olmak istediğim şeyler artmaya da başlamıştı. Hayat hızlanmış, telefonlar akıllanmıştı, artık gece gündüz o kadar çok bilgi duyuyordum ki, bir şey dinlerken ya da konuşurken sürekli “O ne demek, bu nedir, o nereden çıktı, şu kimdi?” diye sormamak için bir anlığına Wikipedia’yı açıyordum. Platformun içeriği de bu sırada Walter Benjamin’den Kylie Jenner’a doğru olağanüstü bir hızla genişlemeye devam ediyordu.
Amerikalı girişimci Jimmy Wales, (d. 1966), Wikipedia’yı 2001’de kurmuş. O da benim gibi çocukken ansiklopedi okumayı çok seviyormuş. Aslında kâr amaçlı kurulan ve eski tarz ansiklopedilerin zorlu yazım sürecini benimseyen Nupedia girişiminin devamı olan platform, wiki’ye; yani bir içerik üzerinde aynı anda çok sayıda kullanıcının çalışabilmesine olanak tanıyan programa dayanarak Wikipedia olarak yeniden doğmuş. Elbette bunları da Wikipedia’daki “Jimmy Wales” maddesinden öğrendim.

Wikimedia Foundation, CC BY-SA 3.0 https://creativecommons.org/licenses/by-sa/3.0, via Wikimedia Commons
Yasaklanan ansiklopedi
2017 yılında bir makalenin içeriği nedeniyle Wikipedia Türkiye’de bütün dillerde yasaklandı. O dönemde bir süre yas tuttum. O yokken hayat ne karanlıktı. Her şeyi bilen dijital oyuncağımı bozmuşlardı. Gözyaşlarımı silip alternatifleri araştırmaya başlamalıydım. VPN kullanabilirdik örneğin. Site, adresin başına “0-sıfır” ekleyince de açılıyordu ama pek de iyi çalışmıyordu. Ne yaparsak yapalım, filanca maddeyi okumak istediğimizde kendimizi yasadışı bir şey yapıyor gibi hissediyorduk. Kaldı ki ben yalnızca bir okurdum, makalelere katkı sağlayan yazarlar ya da düzeltmenler kim bilir ne yapıyordu? Zaten içeriği zayıf olan Türkçe Vikipedi daha da zayıflamıştı. Günlerden bir gün Wikiwand’ı duydum. Tarayıcıya kurdum ve sanki o gün güneş iki defa doğdu. Site, bu eklenti içinde çalışıyordu. Anlaşılan ülkemizdeki pek çok şey gibi yasaklar da yarımdı. Dünyalar benim olmuştu. Kylie Jenner’ın hayatı şöyle dursun, Kardashian ailesinin baba tarafından kökenlerinin Anadolu’nun hangi şehrinde olduğunu dahi öğrenebileceğim sayfalar, yeniden önümde açılmıştı işte. Ben makalelere dalmış çekirdek çitleyerek okurken Wikipedia Türkiye’de dava sürecini çoktan başlatmıştı ve sonunda yasak kararı kalktı. O gün Jimmy Wales, Twitter hesabından sevimli bir mesaj paylaştı. 2020 başında site yeniden açıldı.

Bugün belli bir kalitenin üzerindeki bütün içeriklere para ödediğimiz yeni dijital evrende Wikipedia bir vakfa bağlı ve hâlâ bağışlarla yaşıyor. İngilizce sayfaların dijital içeriği toplamda en fazla yirmi gigabayttan ibaret ama yaratıcılarının gönüllü emeğini hesaba katarsanız milyonlarca makalenin ağırlığı dünyanın bütün ansiklopedilerinden daha fazla olabilir. Geçtiğimiz günlerde kuruluşunun yirminci yılı kutlandı. Sosyal medya sitelerine, özellikle de Twitter’a baskı uygulanan günlerdeyiz. Hayatlarımızı Büyük Veri’nin gölgesinde yaşıyor olsak bile, halkların hem basılı hem de dijital dünyada bilgiye erişim hakkı, iletişim hakkı ve eğlence hakkı sonuna dek savunulmalı.
* Bu makale, Türkçede Benjamin’in Pasajlar adlı kitabında yer alıyor (Çev. Ahmet Cemal, Yapı Kredi Yayınları, 2002.)
Yazının girişinde kullanılan fotoğraf: חזרתי, CC BY-SA 4.0 https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0, via Wikimedia Commons; Wikipedia yaratıcılarına adanmış, Polonya’nın Słubice kentindeki heykelden bir detay. Eser, heykeltıraş Mihran Hakobyan tarafından yapılmış.